Düşük bütçeli ve kendini ‘kutsal’ gören bir milis grubu ABD gibi “yenilmez sanılan” bir gücü geçen yaz Afganistan yenilgiye uğrattı ve orta büyüklükteki bu ülkenin yönetimini ele geçirdi. Dünya genelinde, topraklara sahip olma ve hükümetleri düşürmek isteyen potansiyel ve halihazırda etkin olan bu tarz radikal teröristler için, Afganistan’da yaşananlar kendilerince “kutsal” bir işaret olarak görüldü. Taliban’ın ABD’yi aşağılayarak yenmesinin etkileri ise en fazla Türkiye’nin kardeş ülkesi Somali’de görülmeye başladı. Peki Türkiye ne yapmalı?
Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesinden beri, özellikle Somali’de Türkiye’nin ders alması ve dikkat etmesi gereken bir döneme girilmişti.
Orta ve uzun vadede tüm dünyanın, bir süper güç olan Amerika Birleşik Devletleri’nin bu şekilde aşağılanmasının sonucu olarak, fırsat kollayan terör örgütlerinin yükselişine tanık olması muhtemel görünüyor.
Taliban’ın kontrol ettiği bir Afganistan’dan gelen en büyük tehlike, aslında dolaylı olduğu kadar kritik.
SOMALİ’DE TÜRKİYE’NİN AFRİKA BAŞARISI DİNAMİTLENEBİLİR
Taliban’ın Somali’de yaratacağı en yıkıcı etki, psikolojik gibi görünüyor.
Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, şüphesiz ki tüm dünyadaki radikaller için DAEŞ’in Suriye ve Irak’ın ciddi bir kısmına hükmetmesinden beri en sevindirici haberdi.
Ve buna El-Kaide’nin en “zengin” ve “vahşi” kolu olan Eş Şebab da kesinlikle dahil. Bunun kanıtlarından da bahsedeceğim.
Bu gruplar, 1989’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan kovulmasından sonra ilk kez bir süper güce karşı zafer kazanmış durumdalar ve daha fazlasını yapmak için moralleri yüksek. ‘Saldırmaya devam edin’ diyor aldıkları ders ve sanki şöyle devam ediyor: ‘On yıllarca kalmış olsalar da ordular en sonunda mutlaka gideceklerdir ve o zaman siz de yönetimi ele geçirebilirsiniz.’

Hükümetleri devirip kontrolü ele geçirmek için inançları tazelenen dünyanın dört bir yanındaki terör örgütleri, kendilerini Taliban’a göre modellemeye başladılar.
Kutsalları amaçlarına alet eden teröristler, “bölgesel bir hissiyattan” öte “küresel bir birliktelik” hisseder. Dünyanın başka bir yerindeki dini kullanan diğer teröristler başarı sağladıklarında, dünyanın öte yanındaki bir grup bundan gurur duyar.
SOMALİ’Yİ KANA BULAYAN EŞ ŞEBAB TALİBAN’IN ZAFERİNİ 3 GÜN 3 GECE KUTLAMIŞTI
Türkiye’nin ordusunu eğittiği ve teçhizat sağladığı Somali’de birçok saldırı gerçekleştiren tam da bu tarz bir terör örgütü olan, yine El Kaide bağlantılı Eş Şabab, Somali’de tam üç gün süren bir kutlama yaptı.
BU ZAFERİ KUTSAL BİR İŞARET OLARAK GÖRÜYORLAR
Taliban’ın ‘gayrimüslim’ bir süpergüç karşısında kazandığı orantısız zafer, dünya genelindeki tüm radikalleri ateşledi ve ateşlemeye devam ediyor.
Bu yaşananlar sonucunda, geçtiğimiz 1 yılda dini alet eden terör örgütlerinin militan bulması ve bu örgütlere katılım da aynı oranda artış gösterdi.
EN KÖTÜ ETKİLENECEK ÜLKE: SOMALİ
Bu durumdan en kötü etkilenenler, her zaman olduğu gibi, fakir ülkeler oldu.
Somali, Pakistan, Yemen, Suriye, Mali, Mozambik gibi ülkelerde teröristler, sadece korku salmak ve öldürmek değil; aynı zamanda toprak kazanmak ve devletin sahibi olmak da istiyor.
Zira sadece 1 hafta önce, Somali merkezli Eş Şebab, komşu Etiyopya’ya saldırdı. Bu saldırının “ilk kez” toprak kazanmak için yapıldığı ifade edildi.
Taliban’ın kazandığı bu orantısız zafer, özellikle bu fakir ülkelerdeki radikal terör örgütlerine, eğer yeterince direnirlerse amaçlarına ulaşmalarının ‘yakın’ olduklarını düşündürüyor:
‘Eğer Afganistan’daki din kardeşlerimiz, ABD gibi bir süper gücü utanç verici şekilde yenilgiye uğratabiliyorlarsa, biz de buradaki güçsüz devletleri devirebiliriz ve bütün dünya da bu oldu bittiyi kabul eder ve bizi tanır’ düşüncesi, bu terör örgütleri arasında giderek yayılıyor.
GERÇEK SORUN KÖTÜ YÖNETİM VE YOZLAŞMIŞ HÜKÜMETLER
Kötü yönetim ve başarısız olmuş devletler, bu bölgelerde radikal teröristlerin doldurmak için ellerini ovuşturduğu birçok güç boşluğu yaratıyor.
Özellikle bu fakir ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşayan insanlar, açlık ve sefaletle mücadele ederken; bir de başarısız olmuş bir devletin yarattığı sorunlarla uğraşmak istemiyor.
ÇIKARILMASI GEREKEN DERSLER NEYDİ?
Afganistan örneğinde yaşananlar, ders çıkarılacak nitelikteydi: Kırsal kesimde yaşayan Afganlar, ne kadar sert olursa olsun Taliban adaletinin (eski) Afgan hükümetininkinden ‘daha çabuk’ ve ‘daha az yozlaşmış’ olduğuna ve Taliban’ın kontrol noktalarından geçmenin devletinkilerden daha huzurlu olduğuna karar verdi. ‘Kontrol noktasında size söz veren Taliban, sözünü tutuyor. Bir Taliban hakimi bir karar verdiğinde, uygulanıyor. Bu da halkı Taliban’a itiyor.’ demişti o günlerde The Economist’e konuşan yerel bir kaynak.
Taliban, savaşı teknik olarak işte o anda kazanmıştı bile. ‘Rüşvetçi, yozlaşmış ve elitist partiler, hükümetler ve organizasyonlardan bıkan kırsal halk, Taliban’ı tercih etti’ diye ifade ediyor Naim Tilawi, Suriye’de savaşmış Ürdünlü bir militan.
TÜRKİYE’NİN SOMALİ’DEKİ SINAVI YENİ BAŞLIYOR
Bu tarz ülkelerdeki bu örgütler, yönetimi bir kez ellerine geçirdiklerinde, ideolojilerinin radikallik derecesinin bir ülke yönetmeye uygun olmaması nedeniyle uzun süre geçmeden genelde başarısız oluyorlar -ki İran’da dün başlayan protestolar bile bu argümanı destekler nitelikte.
Ayrıca, vaka incelememizden devam edecek olursak, Afganistan’ın başkenti Kabil’in kontrolünü ele aldıklarından beri Taliban’ın, hem uluslararası tanınırlık hem de insan ve kadın haklarına uymak konusunda pragmatik tavizler vermeye çalıştığını, fakat gerçekte sahada bunu başaramadığını görüyoruz. Taliban, ‘modernleştik’ söylemini sürdürürken, ülkenin her yerinden öldürülen şarkıcı, kadın ve eski güvenlik güçlerinin haberleri gelmeye hala devam ediyor.
Taliban da şu aşamada, yönetimi ele geçiren tüm radikal İslamcı gruplar gibi kendi ideolojisi ve meşruluk arasında kalmış durumda.
Eğer sadece yönetimi ele geçirmeyi değil, bir de başarılı bir şekilde devleti yönetmeyi başarabilirlerse bu tüm dünyadaki terör örgütleri için bir işaret niteliğinde sayılabilir.
Dünyanın her yerindeki potansiyel ve aktif radikal teröristler, Taliban’ın bunu başarıp başaramayacağını, en az bizim kadar, ilgiyle izliyor.
TÜRKİYE İÇİ SOMALİ, “ABD’NİN AFGANİSTANI” OLMAMALI
Tüm bu yaşananlar, Türkiye’nin gözünü yakın müttefiği Somali’ye çevirmesi için bir alarm zili niteliğinde.
Somali hükümetini destekleyen, maddi ve manevi yardım akıtan, altyapılarını yapan, okullar ve hastaneler açan ve Somali ordusunu eğiten Türkiye’nin, yurtdışında bulunan en büyük askeri üssü de Somali’nin başkenti Mogadişu’da. Şimdi tehlike her zamankinden büyük ve Somali, Türkiye için ABD’nin Afganistan’ı olmamalı.
TİGRAY YÜZÜNDEN SOMALİ ARTIK DAHA GÜVENSİZ
Üstelik, Somali’nin bir kısmını 2009’da işgal eden Etiyopya, kendi ülkesindeki Tigray bölgesinde yaşanan çatışmaları desteklemek için Somali’deki askerlerini geri çekmeye başladı.
Yozlaşmışlığın tavan yaptığı ve başta Türkiye olmak üzere dışarıdan gelen yardımlarla ayakta kalan Somali hükümeti ve Türkiye’nin yatırımları, bu boşlukları doldurmaya karar verecek bir Eş Şabab’ın tehlikesi altında.
‘ALŞABAB TALİBAN’I MODEL ALMAYA BAŞLADI BİLE’
Somali’deki radikaller gelişmeleri izliyor ve noktaları birleştiriyor. Batı ise yeni gelişen bu koşulları, bölgede sözü geçen tek ülke olan Türkiye’ye karşı kullanma niyetinde.
Türkiye’nin önlem alması için kalan süre de böylece daralmaya devam ediyor.
Mogadişu merkezli bir düşünce kuruluşu olan Hiraal’deki analizcilerden Samira Gaid, ‘Afganistan’da Taliban’ın yaptıkları, Mogadişu’da yankılanıyor. Al Şabab, çoktan Taliban benzeri taktikler izlemeye başladı bile.’ diyerek yaklaşan tehlikeyi işaret ediyor.
TÜRKİYE NE YAPMALI?
ABD, sadece orduyu donatarak ve eğiterek Taliban ve El Kaide’ye karşı mücadele vermeye çalışıp başarısız oldu.
En büyük hatası ise politik ve standart eğitime, hukukun üstünlüğüne, rüşvetle mücadeleye, özgür medyaya; özetle hükümetin halkın gözündeki meşruiyetine dair pek de bir çalışma gerçekleştirmemesi oldu.
UĞRUNA SAVAŞMAYA DEĞER KURUMLAR YARATILMALI
Afganistan’ın bir benzeri Türkiye için Somali’de yaşanmadan önce, Somali ordusunu eğiten Türkiye’nin, aynı zamanda Somali’de köklü kurumlar kurması, gelenekler yaratması ve en önemlisi de bu kurumların, fakir ve bezmiş Somalililer tarafından ‘uğrunda savaşmaya değer’ bulunması’nı sağlaması gerekiyor.
Cengiz Büyükuncu | OSINT TURK Gn. Y. Y.