Geçtiğimiz günlerde AB Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell tarafından dile getirilen “Çin’in bir rakip olarak daha fazla tanınması ve ekonomik bağımlılığın azaltılması” söylemleri sonrasında Şi’nin Çin’ine dair bir açıklama da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’den geldi: “Muazzam bir gerilim yaratıyorsunuz!”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Pekin’in Tayvan’ı daha önce düşünülenden daha hızlı bir zaman çizelgesinde ele geçirmek istediğini söyledi ve Başkan Şi Cinping’in Çin’i daha agresif bir yöne yönlendirdiğini söyledi.
Şi, dünyanın en kalabalık ulusunun başındaki üçüncü bir beş yıllık dönemi güvence altına aldığı zirvede, iktidardaki on yılını selamlayan ve bir gün “yeniden birleşme” ya da Tayvan’ı zorla alma yeminini yeniden ifade eden dönüm noktası niteliğindeki bir Komünist Parti Kongresi konuşması yaptı.
Blinken, Stanford Üniversitesi’nde eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice ile yaptığı bir forumda, “Son yıllarda Şi Cinping’in liderliğinde çok farklı bir Çin’in ortaya çıktığını gördük” dedi.
“Evde daha baskıcı; yurtdışında daha agresif. Ve birçok durumda çıkarlarımıza olduğu kadar değerlerimize de meydan okuyor.” diye ekledi.
Blinken, Şi’yi, Çin Komünist Partisi’nin hiçbir zaman kontrol edemediği, ancak kendisinin olduğunu iddia ettiği, kendi kendini yöneten Tayvan’a yönelik yaklaşımı değiştirerek “muazzam bir gerilim yaratmakla” suçladı.
Çin’in “statükonun artık kabul edilemez olduğuna dair temel bir karar verdiğini ve Pekin’in yeniden birleşmeyi çok daha hızlı bir zaman çizelgesinde sürdürmeye kararlı olduğunu” söyledi, ancak kesin bir tahmin veya tarih vermedi.
ÇİN’İN TAYVAN TUTUMU ARTIK SADECE SÖYLEMLERDE DEĞİL!
Üst düzey ABD askeri makamları, daha önce Çin’in askeri güçlerini yakında Tayvan’ı işgal etme kabiliyetine sahip olabileceği noktaya genişlettiğinin alarmını vermişlerdi.
Çin’in tutumu, Tayvan ile “barışçıl bir yeniden birleşme” arayışından uzun süredir devam ediyor, ancak özellikle adanın resmi olarak bağımsızlığını ilan etmesi durumunda gerekirse güç kullanma hakkını saklı tutuyor.
Ancak Tayvan’a yönelik söylem ve eylemler, Çin’in bir nesildeki en iddialı lideri olan Şi’nin yönetiminde daha belirgin hale geldi.

Tayvan’ı dönüm noktası “Çin ulusunun büyük gençleşmesi” ile ilişkilendirdi ve daha önce yeniden birleşme hedefinin nesilden nesile süresiz olarak aktarılamayacağını söyledi.
Pazar günkü konuşmasında benzer temaları tekrarlayarak “tarihin çarkları Çin’in yeniden birleşmesine doğru ilerliyor” ve “gerekli tüm önlemleri alma seçeneğini saklı tutuyoruz” dedi.
KORKULAN BENZERLİK İSE GERÇEKLEŞEN UKRAYNA İŞGALİ
Çin’in kınamadığı Rusya’nın son zamanlardaki Ukrayna işgali, Pekin’in Tayvan’ın 23 milyon nüfusuna karşı benzer bir şey deneyebileceğine dair korkuları artırdı.
Washington ve Pekin arasındaki bağlar, hem Donald Trump hem de halefi Joe Biden yönetimleri altında, ticaretten güvenlik ve insan haklarına kadar çeşitli konularda on yılın en düşük seviyesindeydi.
Ancak Blinken, dünyanın en büyük iki ekonomisinin ortak çıkarlar üzerinde işbirliği yapmaya istekli olması gerektiğini söyledi.
Dünyanın iki gücün iklim değişikliği, küresel sağlık ve muhtemelen uyuşturucu kaçakçılığı konularında birlikte çalışmasını “temel olarak beklediğini” söyledi.
Pekin “Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden aldığı talep sinyallerine, kendilerini ilgilendiren konularda olumsuz bir aktör olarak değil, olumlu bir aktör olarak yanıt vermek zorunda.”
Çin, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a yaptığı ziyarete karşılık Ağustos ayında iklim değişikliği ve uyuşturucu kaçakçılığı konusunda ABD ile işbirliğini kesti ve ada çevresinde şimdiye kadarki en büyük askeri tatbikatlarını başlattı.