Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias çarpıcı bir makale kaleme aldı ve Yunan medyası Kathimerini’de yayımlandı. Kotzias, Bozcaada’nın “özerk” statüde olduğunu, Türkiye’nin nükleer silah üzerine çalıştığını ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara uymadığını iddia etti. Bununla yetinmeyen eski bakan, “Türk SİHA’larını artık düşürmeliyiz.” ifadelerini kullandı ve ekledi: “Yoksa korktuğumuz mesajını vereceğiz.”
Kathimerini’de yayımlanan ve Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias tarafından kaleme alınan bir makale, Yunanistan’ın içinde olduğu bunalımı ve çıkmazı yansıttı.
Katzias, Bozcaada ve Imros’un statüsünün “özerk” olduğunu savundu ve Türk SİHA’larını düşürme iznini neden alamıyoruz diyerek isyan etti…
İşte Katzias’ın yazısından öne çıkan kısımların tam çevirileri:
“Ankara’daki rejim, Ege’de hararetli bir olayı tetiklemenin Türkiye’ye ağır bir bedel ödeyeceğini bilmeli, çünkü Yunanistan’ın sağlam kurumları ve güçlü bir savunması var.
Türk yetkililer de tarih kitaplarını yeniden gözden geçirmeli ve Doğu Ege adalarının askerden arındırılmasını talep etmekten vazgeçmeli, çünkü Ankara Londra Konferansı kapsamındaki yükümlülüklerini hiç yerine getirmedi ve Lozan Antlaşması’nı birçok yönden ihlal etti.
İmros ve Bozcaada’nın özerk statüsü de dahil..
Ankara, Moskova’nın hamlelerini taklit etme eğiliminde. Türkiye de Ruslarla aynı şeyi yapıyor. Şu anda Rusya’dan nükleer bilgi ediniyor, Pakistan ise Türkiye’ye nükleer bir güç haline gelmesi için ihtiyaç duyduğu şeyi tedarik etmek için bekliyor.
Erdoğan da (Putin’e) benzer şekilde Osmanlı İmparatorluğu’ndan ilham alan bir politika izliyor. Osmanlı yönetiminden bağımsızlığını kazanan devletleri, Türk askerlerinin “bir gece ansızın gelebileceğini” söyleyerek tehdit etmeyi seviyor.
Bu padişah zihniyetiyle karşı karşıya kalan Yunan dış politikası, açık, boyun eğmez ve kararlı olmalı. Ancak elbette Yunanistan, Türkiye ile görüşmelerini sürdürecek.
Yunanistan’daki siyasi partiler haklı olarak Türkiye’yi uluslararası hukuku ihlal ettiği konusunda uyarıyorlar, ancak Yunanistan’ın bundan daha ileri gitmesi gerekiyor!
Yunanistan da (Türkiye gibi) haklarını savunma konusunda kararlı olmalı. Örneğin Türkiye’nin Meriç Nehri’nde bir adacığı işgal etmesi ve Atina’daki sorumlu hükümet bakanının “sadece birkaç saatliğine işgal edildiği için fark etmez” demesi kabul edilemez.
“TÜRK SİHALARINI DÜŞÜRECEĞİMİZİ BİR TÜRLÜ BİLDİREMİYORUZ”
Türk İHA’larının Yunanistan toprakları üzerinde uçması da kabul edilemez, ancak yine de Ankara’ya, müttefiklerimize, Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma bir sonraki SİHA’nın elektronik yollarla düşürüleceğini nedense bildiremiyoruz.
Türk askeri uçaklarının Yunan anakarası üzerinde uçtuğunda (örneğin kuzey Yunanistan’daki Dedeağaç bölgesinde olduğu gibi) hiçbir yanlış yokmuş gibi davranmamız veya Yunan devletinin Kıbrıs’ın kaderine veya yeni Yunanistan’ın (?) kaderine kayıtsız kalması kabul edilemez. Kıbrıs konusunda uluslararası toplumun bir bölümü tarafından benimsenen Türk yanlısı senaryolar da öyle.
“LİBYA’DA YUNANİSTAN OLMADAN MÜDAHALE OLAMAZ”
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya NATO üyeliği konusunda şantaj yapacağını söylemesi ve Yunanistan’ın kendi çıkarlarına zarar veren bir anlaşmayı (Ankara’ya uygulanan silah ambargosunu kaldırma kararı) geri çekeceğini söylemesi kabul edilemez.
Ya da Yeni Demokrasi hükümetinin, Avrupa Birliği’nin, benim bakanlığım sırasında güvence altına alınmış olan, Yunan müdahalesi olmaksızın bir Libya politikası geliştirmesine izin vermediğini hatırlatmalıyız.
Böyle devam edersek Türkiye’ye yanlış mesaj vermiş olacağız; yani, zayıfız veya korktuk mesajı vereceğiz.